2. Masayı ve pişirilen yemek türlerini önüme koydular. O
zaman oğlum Tobyas'a şöyle dedim: "Oğlum, git de, Ninova'ya sürgün
edilenkardeşlerimiz arasında dostluğu ve bağlılığı içten olan yoksul
birini bul ve buraya getir ki, yemeğimi onunla paylaşayım. Geri dönünceye
dek seni beklerim çocuğum. "
3. Tobyas kardeşlerimiz arasında yoksul birini bulmak için
dışarı çıktı. Geri dönüp, "Baba!" dedi. "Ne oluyor
oğlum?" diye sordum. Konuşmasını sürdürdü: "Baba, ulusumuzdan birini
şimdi öldürdüler; pazaryerinde onu boğup yere attılar. Hâlâ orada. "
4. Yiyeceklere dokunmadan çabucak yerimden fırladım, adamın cesedini
pazaryerinden alıp evimdeki odalardan birine koydum ve onu gömmek için güneş
batıncaya dek bekledim.
5. Yeniden odama girdim, yıkandım ve acıyla yemeğimi yedim.
6. Bu arada Peygamber Amos'un Beytel'le ilgili sözlerini anımsadım:
"Bayramlarınız yasa, Şarkılarınız çığlığa dönüşecektir. "
7. Ağladım. Güneş batınca gidip bir mezar kazdım ve cesedi gömdüm.
8. Komşularım gülüp şöyle dediler: "Bakın! Hâlâ kaygılanmıyor.
Daha önce bu yüzden başına ödül konmuş, kaçmak zorunda kalmıştı. Şimdi de geri
döndü ve yeniden ölüleri gömmeye başladı. "
9. O gece banyo yaptım. Sonra avluya çıktım ve avludaki duvarın
dibine uzanıp yattım. Hava sıcak olduğu için yüzümü örtmeden yattım.
10. Duvarda,
başımın üstünde serçeler olduğunu bilmiyordum. Onlardan damlayan sıcak
birikintiler gözlerimin içine düştü. Ardından, gözlerimde beyaz benekler oluştu
ve tedavi için hekimlere gitmek zorunda kaldım. Ama gözlerim için gereğinden
çok merhem denemelerine karşın, benekler beni daha çok körleştiriyordu ve
sonunda tümüyle kör oldum. Dört yıl süreyle görmüyordum. Tüm erkek kardeşlerim
kaygılanmıştı. Akikar, Elimayis'e gidinceye dek, iki yıl süreyle bakımım için
gerekli olan parayı karşıladı.
11. Bundan sonra
eşim Anna kadınların yaptığı işlerde çalışmaya başladı. Yün örüp kumaş dokudu.
12. Kendisine
ısmarlanan şeyleri götürüp yerine veriyor, ardından parasını alıyordu. Mart'ın
yedisinde elindeki işi bitirip alıcıya götürdü. Parasını ödediler ve kendisine
yemek için bir keçi yavrusu armağan ettiler.
13. Evime
gelince, keçi yavrusu melemeye başladı. Eşimi çağırıp ona şöyle dedim: "Bu
yaratık nereden geliyor? Ya çalınmışsa! Çabuk sahibine geri götür, çalınmış
yiyecekleri yemeye hakkımız yok. "
14. Eşim şöyle
dedi: "Hayır, bana ödenen ücretin dışında, bu bana verilen bir armağandır.
" Ona inanmadım ve keçi yavrusunu sahibine götürmesini istedim. Bunu
söylerken karşısında yüzüm kızardı. O bana şu yanıtı verdi: "Verdiğin
sadakalardan ne haber? Yapmış olduğun iyi şeylerden ne haber? Bunların
karşılığında başına gelenleri herkes biliyor."